Bakırköy Akıl Hastanesi'nden Anılar

"Isa, bes-alti ay önce bizim serviste yatmisti. Çok tatli, manik bir hastamizdi. Bulasici nesesiyle tüm servisin maskotuydu. Dünyaya mutlulugu getiren bir peygamber oldugunu, Isa Peygamber oldugunu söylerdi. Tedaviden sonra o asiri nesesi kayboldu. Siradan bir insandi artik. Peygamber Isa'yi vatandas Isa yapinca taburcu ettik."Dr. Lâtif Ruhsat Alpkan, Afife Jale'den Neyzen Tevfik'e, kendini Atatürk'ün oglu ya da cumhurbaskani sanandan "Madem ölecegiz, niçin doguyoruz?" gibi sorularla hayatin anlamini arayanlara kadar çok renkli bir insan toplulugunu karsimiza çikariyor. Bakirköy Ruh Sagligi ve Sinir Hastaliklari Hastanesi'ni bir bakima ülkemizin vicdani olarak ortaya koyuyor ve mizahi bir dille okurlari halkça görmezden geldigimiz arizalarimiz üstünde düsünmeye yönlendiriyor. Hiç kimsenin yabanci, öteki olmadigini, gerçeklik algisini yitiren bir hastanin bize dair en derin gerçekleri dile getirebilecegini gösteriyor. Alpkan, her zaman "biz hekimiz, hâkim degil" anlayisiyla hastalarina yaklasan bir psikiyatrist. Insan olmak ve kalmak için Bakirköy'de yasanan öykülerden uzak durmamamiz gerektigini bize anlatiyor. Erkin Koray'in meshur sarkisinin sözleri aslinda kime ait? (Sabahleyin adim adim / Yollari hep aradim / Körolasi çöpçüler / Askimi süpürmüsler)Taburcu olmayi kafaya takan gerçek bir sair: Recep Güngör (Üsküdar gözümde tütüyor burcu burcu / Artik beni taburcu edin taburcu)Sah'in subayinin basina gelenler! (Don-gömlek ve elinde bir su bidonuyla buralarda dolasirsan olacagi budur!)