Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...

Stok Kodu:
9789750510670
Sayfa Sayısı:
152
Baskı:
7
Basım Tarihi:
2015-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%10 indirimli
27,50
24,75
9789750510670
511349
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
24.75

“Abim Atatürk'ü çok severdi, bense Allah'i. Babam, annemi ve Galatasaray'i severdi, annem de Ringo'yu. Babam yorgun bir
adamdi. Gündüz vardiyasindayken her gün, çalistigi tasocaginda sanki onca kayayi sirtina vurup ordan oraya sürüklemis
gibi, kalan son caniyla eve gelir, çogunlukla da tek kanalli televizyonun bitmek bilmeyen ana haber bülteni sona ermeden
uyuyakalirdi, akvaryumun karsisindaki ikili koltukta.” Yaz bitince kalabaligin günbegün seyreldigi, ahalinin biz bize kalip bikkinlikla merabalasip mahsunlastigi, her gürültünün ikindi vakti agir usul söndügü bir sahil sehrini düsünün... Bos masalari döven yagmurlari, kirlenmis kiyilari, eprimis günes semsiyelerini... Buna, seksenli yillarin sakaletini, igreti kaygilarini, katiksiz korku olan çaresizligini ekleyin. Mahir Ünsal Eris, bir sahilde oturmus, can sikintisindan esneyen, kendi çocukluguna bakiyor; renkli, yuvarlacik, pütür pütür bir çocukluk anlatiyor bize. “Komen! komen!” diye ates eden oglan bebelerini, mobiletleri, leblebi tozunu, Kaynanalar Parki'ni, Kiz Meslek'in kizlarini, Klinsmann'i, Evrenos'u, Allah'in yanina aldigi iyileri, kale zindanindaki prensesleri resmediyor. Yoksulluk, hoyratlik, yalnizlik, gamsizlik, kirk mumluk sari ampulün isiginda belli belirsiz görünüp, kayboluyor. Merhamet, tasraya ugramadan Kaf Dagi'na gidiyor... Canli, anlatma istahiyla dolu yeni bir ses var karsimizda. Eris,
soba boyasiyla boyanmis hikâyeleriyle edebiyat sehrengizinde... Maglup ama bastan kaybetmisligini bilen bir hinzirlikla siritiyor
okuruna...

“Abim Atatürk'ü çok severdi, bense Allah'i. Babam, annemi ve Galatasaray'i severdi, annem de Ringo'yu. Babam yorgun bir
adamdi. Gündüz vardiyasindayken her gün, çalistigi tasocaginda sanki onca kayayi sirtina vurup ordan oraya sürüklemis
gibi, kalan son caniyla eve gelir, çogunlukla da tek kanalli televizyonun bitmek bilmeyen ana haber bülteni sona ermeden
uyuyakalirdi, akvaryumun karsisindaki ikili koltukta.” Yaz bitince kalabaligin günbegün seyreldigi, ahalinin biz bize kalip bikkinlikla merabalasip mahsunlastigi, her gürültünün ikindi vakti agir usul söndügü bir sahil sehrini düsünün... Bos masalari döven yagmurlari, kirlenmis kiyilari, eprimis günes semsiyelerini... Buna, seksenli yillarin sakaletini, igreti kaygilarini, katiksiz korku olan çaresizligini ekleyin. Mahir Ünsal Eris, bir sahilde oturmus, can sikintisindan esneyen, kendi çocukluguna bakiyor; renkli, yuvarlacik, pütür pütür bir çocukluk anlatiyor bize. “Komen! komen!” diye ates eden oglan bebelerini, mobiletleri, leblebi tozunu, Kaynanalar Parki'ni, Kiz Meslek'in kizlarini, Klinsmann'i, Evrenos'u, Allah'in yanina aldigi iyileri, kale zindanindaki prensesleri resmediyor. Yoksulluk, hoyratlik, yalnizlik, gamsizlik, kirk mumluk sari ampulün isiginda belli belirsiz görünüp, kayboluyor. Merhamet, tasraya ugramadan Kaf Dagi'na gidiyor... Canli, anlatma istahiyla dolu yeni bir ses var karsimizda. Eris,
soba boyasiyla boyanmis hikâyeleriyle edebiyat sehrengizinde... Maglup ama bastan kaybetmisligini bilen bir hinzirlikla siritiyor
okuruna...
Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 24,75    24,75   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat