Başka Bir Ülkede

Stok Kodu:
9789753425964
Sayfa Sayısı:
216
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2020-01
Çeviren:
İnci Ötügen
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%10 indirimli
164,00
147,60
9789753425964
533995
Başka Bir Ülkede
Başka Bir Ülkede
147.60
Ingiltere'de daha çok siirleri ve Goethe, Hölderlin gibi klasik Alman sairlerinden yaptigi çevirilerle taninan David Constantine'in ilk öykü kitabi Baska Bir Ülkede. Kitap, A. S. Byatt ve A. L. Kennedy gibi önemli yazarlarin övgülerini aldi, yayimlandigi 2005 yilinda Independent ve Guardian gazeteleri tarafindan yilin en iyi kitaplari arasinda gösterildi.
Constantine'in öyküleri, kimi zaman insan hayatlarini geçmisin su yüzüne çiktigi bir anda, kimi zaman ise tam da simdinin kendi agirligina dayanamayip çöktügü noktada dondurup çerçeveliyor: Bosa attigi bir adimla derinlere gömülüveren genç bir kadinin elli yil sonra buzun içinden su yüzüne çikan ve geride biraktigi âsiginin hayatini gözyaslariyla eriten bedeni sözgelimi... ya da kalabalik bir konferansta lafinin tam ortasindayken ruhunun kendisini terk edip gittigini fark eden isadami gibi...
Constantine Irlanda, Atina ya da Paris'te benzersiz mekânlara yerlestirdigi, cehennemlerinden bir dakika bile uzaklasamayan kahramanlarinin iç dünyasini gerçek bir ustalikla tasvir ediyor.
(Arka Kapak)
Judith “Bu at sinirimi bozuyor,“ dedi. “Buraya gelmesinden hoslanmiyorum.“ “Bir sey yapmaz,“ dedi Max. “Onlara bir yardimimiz dokunsa olmaz mi?“ Judith sesini çikarmadi, ama içinden “biz“e ve “onlar“a takti. Aksamüstüydü, Max'in ailesiyle birlikte olma zamani Max'in de dedigi gibi bunu kavgayla berbat etmek yazik olurdu. Oturma odasindaydilar, bati tarafindaki büyük pencerenin, oldugu gibi vuran günesin tam karsisindaydilar; kir at suratini cama yapistirdi. Kizlar aygiri komik buluyorlardi; Max bu upuzun kafa ve arkasindaki göz kamastirici günesin harikulade bir olay oldugunu söyledi; gelgelelim Judith'i huzursuz ediyordu, evin duvariyla atin durup cama dogru soludugu yer arasinda bayagi derin bir hendek vardi, oraya düser de bir sangirtiyla kan revan içinde içeri girer diye korkuyordu; üstelik turuncu dilinden ve camda biraktigi salya izlerinden de igreniyordu.
Ata binebilir miyim diye sordu Megan. Max niye binemeyesin dedi, Ellie'yi gördügünde izin alacakti; fakat Judith binemezsin dedi, at çok iriydi, hep basibos oldugu için de basina buyruk ve tehlikeliydi. Böylece gümüsi denize, bati tarafindaki koya bakan günesli odayi, gerginlik ve öfke kapladi, herkes sustu, at içeriye, onlara bakiyordu.
Judith kitabini alip kalkti. Gidip evin öbür tarafinda, attan mümkün oldugu kadar uzakta okuyacakti, o oda günes almasa da, soguk olsa da, okumak için isigi yakmasi gerekse de. Max ve kizlar ona baktilar. Sadece kalkisi bile içlerini burkmaya yetiyordu, çünkü o zaman ufak tefekligi, adim attiginda da kalçalarindaki sakatlik, iyice göze çarpiyordu. “Gitme,“ dedi Max. “Burasi daha güzel.“ Üçü birden ona bakti. Günes insafsizdi: Gözlerinin etrafindaki siyah çukurluklari ortaya çikariyordu. Ama gözleri ne kadar alisilirsa alisilsin, insani çarpacak kadar güzel bir safir mavisiydi. Kocasi ve kizlarinin ona acidiklari için bile olsa birlesmesi yine de ona karsi bir birlesmeydi, bunu hissetti; orada ayakta dikilirken ne yapmak istedigini unuttu, kendini bayagi ayri hissedip hüzünlendi.
At dönüp kaçti. Judith tekrar kizlarin yanina oturdu, yaptiklari resimlere bakmak için onlari dizinin dibine aldi. Esther ev yapmisti, çiçekleri, bahçeden evin kapisina uzanan yolu, kivrilan dumaniyla herhangi bir ev; Megan göl yapmisti, mavi yüzeyi oldugu gibi nilüferlerle kapli bir Iskoçya gölü. Max pencerenin yanindan “Manzaraya diyecek yok!“ dedi. At arazinin kayalik sahile dogru indigi, uzaktaki parmakliklarin oradaydi. “Beyaz bir at ve gitgide kizillasan bir günes.“ Adamda adeta bir refleks haline gelmisti, Judith içinde ne zaman sevgi veya acima uyandirsa, hemen kendi için dertlenirdi. Bu yüzden çok geçmeden, her zamankinden çok daha erken, çalismasi gerektigini söyledi, kizlar iyi geceler dilemek için gidip onu öptüler. O is de bitince oturma odasindan çatiya, çalistigi yere çikan alüminyum merdiveni tirmandi. Yerlesmesi çok zaman almadi, yerdeki, onlarin tavanindaki ayak seslerini duydular; sonra bir sey duyulmaz o
Ingiltere'de daha çok siirleri ve Goethe, Hölderlin gibi klasik Alman sairlerinden yaptigi çevirilerle taninan David Constantine'in ilk öykü kitabi Baska Bir Ülkede. Kitap, A. S. Byatt ve A. L. Kennedy gibi önemli yazarlarin övgülerini aldi, yayimlandigi 2005 yilinda Independent ve Guardian gazeteleri tarafindan yilin en iyi kitaplari arasinda gösterildi.
Constantine'in öyküleri, kimi zaman insan hayatlarini geçmisin su yüzüne çiktigi bir anda, kimi zaman ise tam da simdinin kendi agirligina dayanamayip çöktügü noktada dondurup çerçeveliyor: Bosa attigi bir adimla derinlere gömülüveren genç bir kadinin elli yil sonra buzun içinden su yüzüne çikan ve geride biraktigi âsiginin hayatini gözyaslariyla eriten bedeni sözgelimi... ya da kalabalik bir konferansta lafinin tam ortasindayken ruhunun kendisini terk edip gittigini fark eden isadami gibi...
Constantine Irlanda, Atina ya da Paris'te benzersiz mekânlara yerlestirdigi, cehennemlerinden bir dakika bile uzaklasamayan kahramanlarinin iç dünyasini gerçek bir ustalikla tasvir ediyor.
(Arka Kapak)
Judith “Bu at sinirimi bozuyor,“ dedi. “Buraya gelmesinden hoslanmiyorum.“ “Bir sey yapmaz,“ dedi Max. “Onlara bir yardimimiz dokunsa olmaz mi?“ Judith sesini çikarmadi, ama içinden “biz“e ve “onlar“a takti. Aksamüstüydü, Max'in ailesiyle birlikte olma zamani Max'in de dedigi gibi bunu kavgayla berbat etmek yazik olurdu. Oturma odasindaydilar, bati tarafindaki büyük pencerenin, oldugu gibi vuran günesin tam karsisindaydilar; kir at suratini cama yapistirdi. Kizlar aygiri komik buluyorlardi; Max bu upuzun kafa ve arkasindaki göz kamastirici günesin harikulade bir olay oldugunu söyledi; gelgelelim Judith'i huzursuz ediyordu, evin duvariyla atin durup cama dogru soludugu yer arasinda bayagi derin bir hendek vardi, oraya düser de bir sangirtiyla kan revan içinde içeri girer diye korkuyordu; üstelik turuncu dilinden ve camda biraktigi salya izlerinden de igreniyordu.
Ata binebilir miyim diye sordu Megan. Max niye binemeyesin dedi, Ellie'yi gördügünde izin alacakti; fakat Judith binemezsin dedi, at çok iriydi, hep basibos oldugu için de basina buyruk ve tehlikeliydi. Böylece gümüsi denize, bati tarafindaki koya bakan günesli odayi, gerginlik ve öfke kapladi, herkes sustu, at içeriye, onlara bakiyordu.
Judith kitabini alip kalkti. Gidip evin öbür tarafinda, attan mümkün oldugu kadar uzakta okuyacakti, o oda günes almasa da, soguk olsa da, okumak için isigi yakmasi gerekse de. Max ve kizlar ona baktilar. Sadece kalkisi bile içlerini burkmaya yetiyordu, çünkü o zaman ufak tefekligi, adim attiginda da kalçalarindaki sakatlik, iyice göze çarpiyordu. “Gitme,“ dedi Max. “Burasi daha güzel.“ Üçü birden ona bakti. Günes insafsizdi: Gözlerinin etrafindaki siyah çukurluklari ortaya çikariyordu. Ama gözleri ne kadar alisilirsa alisilsin, insani çarpacak kadar güzel bir safir mavisiydi. Kocasi ve kizlarinin ona acidiklari için bile olsa birlesmesi yine de ona karsi bir birlesmeydi, bunu hissetti; orada ayakta dikilirken ne yapmak istedigini unuttu, kendini bayagi ayri hissedip hüzünlendi.
At dönüp kaçti. Judith tekrar kizlarin yanina oturdu, yaptiklari resimlere bakmak için onlari dizinin dibine aldi. Esther ev yapmisti, çiçekleri, bahçeden evin kapisina uzanan yolu, kivrilan dumaniyla herhangi bir ev; Megan göl yapmisti, mavi yüzeyi oldugu gibi nilüferlerle kapli bir Iskoçya gölü. Max pencerenin yanindan “Manzaraya diyecek yok!“ dedi. At arazinin kayalik sahile dogru indigi, uzaktaki parmakliklarin oradaydi. “Beyaz bir at ve gitgide kizillasan bir günes.“ Adamda adeta bir refleks haline gelmisti, Judith içinde ne zaman sevgi veya acima uyandirsa, hemen kendi için dertlenirdi. Bu yüzden çok geçmeden, her zamankinden çok daha erken, çalismasi gerektigini söyledi, kizlar iyi geceler dilemek için gidip onu öptüler. O is de bitince oturma odasindan çatiya, çalistigi yere çikan alüminyum merdiveni tirmandi. Yerlesmesi çok zaman almadi, yerdeki, onlarin tavanindaki ayak seslerini duydular; sonra bir sey duyulmaz o
Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 147,60    147,60   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat