9786055293376
437866
https://www.maltepekitabevi.com/bir-varmis-bir-yokmus-son-gagand
Bir Varmış Bir Yokmuş Son Gağand
12.50
"Vurun Sarı Gavura!" emri, adamın bütün yaşam çizgisini belirleyecek olan bir nirengi mührü gibiydi. Yıllarca dost bildiği insanların bir anda dile getirdiği bu vahşi haykırış, beyninin tüm kıvrımlarını dolduran ve ömrü boyunca bu kıvrımların karanlık dehlizlerinde yankılanacak olan o yapışkan kâbusa dönüştü Dikran için. Böylesine amansız çağrı ile fitili ateşlenmiş olan Sivas'tan İstanbul'a zorunlu göçü, sonrasında Avrupa topraklarında da devam etti. Terk ettiği karısına beslediği derin aşk, içini sürekli olarak kanatan ve buna rağmen kimselere göstermediği müzmin bir yaraya dönüştü. Ama Samatya'da bıraktığı masum kadını ve biricik oğlunu, esiri olduğu inadının gölgesinde kalarak bir daha ne aradı ne de sordu. Çünkü içine düştüğü o derin şüphe, alışılmış yalnızlığının dipsiz kuyularında her seferinde sığınacak yeni bir yalancı liman bulmuştu kendine. Doğup büyüdüğü topraklardan sürgün edilmesiyle hallaç pamuğuna dönen yaşamı, iyi şeylere ulaşmak umuduyla vardığı el kapılarında çekilme/ bir sefilliğe dönüştü. Hala çok sevdiği Gülşen'in fotoğrafını, izbe evinin pespayeliğine tezat, tertemiz süt beyazına boyadığı zulasmda en güzel ütopyası gibi saklayacaktı. Ama artık ayak bastığı her coğrafyada ve her gönülde o bir bedbaht sürgündü. Tıpkı doğduğu topraklardan sökülerek vatansızlığa mahkûm edilmiş Eliza, Bedros, Ciwan, Kongolu ve geride bırakılan Sare, Orhan ve diğerleri gibi...
"Vurun Sarı Gavura!" emri, adamın bütün yaşam çizgisini belirleyecek olan bir nirengi mührü gibiydi. Yıllarca dost bildiği insanların bir anda dile getirdiği bu vahşi haykırış, beyninin tüm kıvrımlarını dolduran ve ömrü boyunca bu kıvrımların karanlık dehlizlerinde yankılanacak olan o yapışkan kâbusa dönüştü Dikran için. Böylesine amansız çağrı ile fitili ateşlenmiş olan Sivas'tan İstanbul'a zorunlu göçü, sonrasında Avrupa topraklarında da devam etti. Terk ettiği karısına beslediği derin aşk, içini sürekli olarak kanatan ve buna rağmen kimselere göstermediği müzmin bir yaraya dönüştü. Ama Samatya'da bıraktığı masum kadını ve biricik oğlunu, esiri olduğu inadının gölgesinde kalarak bir daha ne aradı ne de sordu. Çünkü içine düştüğü o derin şüphe, alışılmış yalnızlığının dipsiz kuyularında her seferinde sığınacak yeni bir yalancı liman bulmuştu kendine. Doğup büyüdüğü topraklardan sürgün edilmesiyle hallaç pamuğuna dönen yaşamı, iyi şeylere ulaşmak umuduyla vardığı el kapılarında çekilme/ bir sefilliğe dönüştü. Hala çok sevdiği Gülşen'in fotoğrafını, izbe evinin pespayeliğine tezat, tertemiz süt beyazına boyadığı zulasmda en güzel ütopyası gibi saklayacaktı. Ama artık ayak bastığı her coğrafyada ve her gönülde o bir bedbaht sürgündü. Tıpkı doğduğu topraklardan sökülerek vatansızlığa mahkûm edilmiş Eliza, Bedros, Ciwan, Kongolu ve geride bırakılan Sare, Orhan ve diğerleri gibi...
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 12,50 | 12,50 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.