9789753970716
537531
https://www.maltepekitabevi.com/copleston-felsefe-tarihi-hobbes-locke-cilt-5-bolum-b
Copleston Felsefe Tarihi Hobbes, Locke Cilt 5 Bölüm b
126.00
Hobbes büyük Ingiliz 'felsefecisi'dir. Su nedenlerle: 1. Avrupa'da düsünen her insanin despotizme baskaldirmaya basladigi bir dönemde, Krallarin Saltik Yetkeciligini savunmayi sürdürmüstür. 2. Yalnizca cisimsel/özdeksel seylerin varligini kabul ederek ve ayni zamanda Tanrinin varligini da kabul ederek, Tanrinin da cisimsel oldugunu ileri sürmüstür. 3. Yine, insan ruhu da 'dogal bir cisim' olduguna göre, insan tutkularindan dogan sonuçlarin irdelenisini, 'törebilim' dedigi seyi, 'fizigin' bir alt dali olarak görmüstür. 4. Uslamlamayi yalnizca ADlarin bir “dir“ kosaci yoluyla bitistirilmesi olarak, bir hesaplama islemi (toplama ve çikarma) olarak görmüstür. 5. Ilk gerçeklikleri (belitler) AD'lari saptayanlar tarafindan keyfi olarak belirlenen seyler olarak görmüstür. Hobbes ile modern Avrupa'da yeni bir 'felsefe' tarihi baslar. Locke da bir 'felsefeci' idi. Felsefenin a priori dogasini reddetti. Tüm bilgeligini bes duyularina borçlu olduguna, kavramlarinin bos bir tablet olan anligi üzerine duyulari araciligiyla basildiklarina inandi. Ve her nasilsa bu yolda üretilen evrensellerin (adsal özlerin) hiç kuskusuz seylerin kendilerinin (olgusal özler) degil ama düsüncelerin ve sözcüklerin bir yüklemi oldugunu, bilginin gerçek varlik ile ilgisiz ve yalnizca düsüncelerimiz arasindaki iliski oldugunu, “deneysel felsefe“de tanitlama ya da gerçekligin söz konusu olmadigini, dogal bilimin hiçbir zaman bir bilim olamayacagini, dahasi “pekala kendi varligimizdan da kusku duyabilecegimizi“ belirtti. Ne Platon'dan ne de Aristoteles'ten, ne de modern Descartes'tan felsefe üzerine hiçbirsey ögrenemeyen Locke 'düsünce' tarihinde barbarligin da söz hakki oldugunu gösterdi. Ve Ingiliz Görgücülügünün anamalcilik ile, sömürgecilik ile, kölecilik ve kitle kiyimlari ile en iyi bagdasan entellektüel yapi oldugunu sözü ve eylemiyle tanitladi. 17'nci yüzyilda “Carolina'nin Temel Anayasasi“ (The Fundamental Constitutions of Carolina) için taslagin yazari John Locke'dur. Bu anayasa-bir özgürlük kurumu olsa da- kölelik kurumunu kabul eder ve korur. Hiristiyanligin kölecilik ile bagdasmadigi söylense de, Locke'un yazdigi anayasa kölelerin Hiristiyanliga dönmelerine karsin köleliklerinin sona ermesine izin vermez. Locke modern Bati bilincinin dogal saydigi bu tür 'dissal' noktalar nedeniyle taninmaz. Bunlar kuramciligi 'ilgilendirmeyen' önemsiz konulardir. Locke'un önemi David Hume'un dört dörtlük görgücülügüne, sonra Bentham'in yararciligina, sonra James'in pragmatizmine, sonra analitik gelenege, sonra mantiksal atomizme, sonra mantiksal pozitivizme, sonra mantiksal görgücülüge, sonra dil “felsefeciligine“ vb. götüren yolu açmasinda yatar. (Arka Kapak)
Hobbes büyük Ingiliz 'felsefecisi'dir. Su nedenlerle: 1. Avrupa'da düsünen her insanin despotizme baskaldirmaya basladigi bir dönemde, Krallarin Saltik Yetkeciligini savunmayi sürdürmüstür. 2. Yalnizca cisimsel/özdeksel seylerin varligini kabul ederek ve ayni zamanda Tanrinin varligini da kabul ederek, Tanrinin da cisimsel oldugunu ileri sürmüstür. 3. Yine, insan ruhu da 'dogal bir cisim' olduguna göre, insan tutkularindan dogan sonuçlarin irdelenisini, 'törebilim' dedigi seyi, 'fizigin' bir alt dali olarak görmüstür. 4. Uslamlamayi yalnizca ADlarin bir “dir“ kosaci yoluyla bitistirilmesi olarak, bir hesaplama islemi (toplama ve çikarma) olarak görmüstür. 5. Ilk gerçeklikleri (belitler) AD'lari saptayanlar tarafindan keyfi olarak belirlenen seyler olarak görmüstür. Hobbes ile modern Avrupa'da yeni bir 'felsefe' tarihi baslar. Locke da bir 'felsefeci' idi. Felsefenin a priori dogasini reddetti. Tüm bilgeligini bes duyularina borçlu olduguna, kavramlarinin bos bir tablet olan anligi üzerine duyulari araciligiyla basildiklarina inandi. Ve her nasilsa bu yolda üretilen evrensellerin (adsal özlerin) hiç kuskusuz seylerin kendilerinin (olgusal özler) degil ama düsüncelerin ve sözcüklerin bir yüklemi oldugunu, bilginin gerçek varlik ile ilgisiz ve yalnizca düsüncelerimiz arasindaki iliski oldugunu, “deneysel felsefe“de tanitlama ya da gerçekligin söz konusu olmadigini, dogal bilimin hiçbir zaman bir bilim olamayacagini, dahasi “pekala kendi varligimizdan da kusku duyabilecegimizi“ belirtti. Ne Platon'dan ne de Aristoteles'ten, ne de modern Descartes'tan felsefe üzerine hiçbirsey ögrenemeyen Locke 'düsünce' tarihinde barbarligin da söz hakki oldugunu gösterdi. Ve Ingiliz Görgücülügünün anamalcilik ile, sömürgecilik ile, kölecilik ve kitle kiyimlari ile en iyi bagdasan entellektüel yapi oldugunu sözü ve eylemiyle tanitladi. 17'nci yüzyilda “Carolina'nin Temel Anayasasi“ (The Fundamental Constitutions of Carolina) için taslagin yazari John Locke'dur. Bu anayasa-bir özgürlük kurumu olsa da- kölelik kurumunu kabul eder ve korur. Hiristiyanligin kölecilik ile bagdasmadigi söylense de, Locke'un yazdigi anayasa kölelerin Hiristiyanliga dönmelerine karsin köleliklerinin sona ermesine izin vermez. Locke modern Bati bilincinin dogal saydigi bu tür 'dissal' noktalar nedeniyle taninmaz. Bunlar kuramciligi 'ilgilendirmeyen' önemsiz konulardir. Locke'un önemi David Hume'un dört dörtlük görgücülügüne, sonra Bentham'in yararciligina, sonra James'in pragmatizmine, sonra analitik gelenege, sonra mantiksal atomizme, sonra mantiksal pozitivizme, sonra mantiksal görgücülüge, sonra dil “felsefeciligine“ vb. götüren yolu açmasinda yatar. (Arka Kapak)
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 126,00 | 126,00 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.