9786053144090
410085
https://www.maltepekitabevi.com/divan
Divan
550.80
Yere geçse yeridir fazilet ehli çünkü âh / Çerden çöpten adamlar deniz gibi makâm üstündedir
Bâkî! Sağlığın yerindeyken gurura kapılırım deme / Kuşkusuz her bilgili canlı göçüp gitme üstündedir
Bâkî: Türk edebiyatının büyük söz ustalarından, şairlerin sultânı (sultânü'ş-şuarâ). 1526'da doğmuş, 17 Nisan 1600'de ölmüştür. Asıl adı Mahmud Abdülbâkî'dir. Fatih Camii müezzinlerinden birinin oğludur. Bâkî, ilk gençlik yıllarında saraçlık yaptı. Bir başka görüşe göre cami kandilciliği (serraclık) görevinde bulundu. Okumaya meraklı olduğu için Karamanîzâde Mehmed Efendi'nin öğrencisi oldu. İlerde zamanın büyük şair, edip ve yöneticileri olacak kişilerle aynı sınıfta eğitim gördü. Öğrencilik yıllarında şiire merak sardı. Şiirlerini dönemin büyük şiir üstadı Zâtî'ye kontrol ettirdi. Hocasının kadılık göreviyle atandığı Halep'te dört yıl kaldı. Şâh Abbas'ın kütüphanecisi Sâdıkî-yi Kitabdar ile tanıştı. İstanbul'a döndükten sonra şeyhülislâm Ebussuud Efendi ile sadrazam Rüstem Paşa'nın çevresine girmeye çalıştı. 1564 yılında medrese hocalığına tayini çıktı. Bu arada Kanûnî'nin ilgisini çekti. Onun şiirlerine nazireler yazdı. 1566'da Kanûnî'nin Zigetvar'da ölüm haberinin gelmesi üzerine meşhur Kanûnî Mersiyesini yazdı. II. Selim zamanında Sokullu Mehmed Paşa'nın himayesine girdi. Murâd Paşa, Eyüp ve Sahn medreselerinde, Edirne Selimiye'de müderrislik yaptı. II. Selim'den sonra III. Murâd döneminde hayatında inişler, çıkışlar oldu. 1586'da Anadolu kazaskerliğine atandı. Daha sonra Rumeli kazaskerliğine geçen Bâkî şeyhülislâm olamadan emekli edildi. Dört hükümdârın saltanat dönemini idrak eden Bâkî, hayattayken ünü birçok ülkeye yayılan bir şair oldu. Şeyhülislâm olmak için hırsına yenik düşmesi bir yana bırakılırsa, hoşsohbet, nüktedân, dürüst karakteriyle tanındı. Bâkî'nin Türk Dîvân şiirine kattığı en önemli hususlardan biri aruz vezninin imâle ve zihaf gibi kusurlarını en alt düzeye indirmesidir. Kasîdeleriyle ön planda görünse de Bâkî aslında gazel şairidir. Hayyam'dan, Hüsrev-i Dihlevî'den, Mes'ûd-i Sa'd-i Selman'dan, Hâfız'dan etkilendiği belli olan gazellerinde ömrün kısalığı, hayatın tadının çıkarılması gereği sıklıkla vurgulanır. Bu yönüyle, çağdaşı ve kanaatimizce Türk edebiyatının en coşkulu şairi olan Fuzûlî'den ayrılır. Şiirlerinde coşkudan ziyade ince hayâller, söz sanatlarının yoğunluğu dikkati çeker. Bâkî'nin en önemli eseri olan Dîvân'ı üzerinde en iyi tenkitli metin çalışması Sabahattin Küçük tarafından yapılarak TDK yayınları arasında basılmıştır.
Dîvân dışında Bâkî'nin Arapça'dan yaptığı bazı risâle çevirileri vardır. Bâkî hakkında geniş bilgi ve bibliyografya için bkz. Mehmet Çavuşoğlu, Bâkî, DİA, s. 537-540.
Bâkî! Sağlığın yerindeyken gurura kapılırım deme / Kuşkusuz her bilgili canlı göçüp gitme üstündedir
Bâkî: Türk edebiyatının büyük söz ustalarından, şairlerin sultânı (sultânü'ş-şuarâ). 1526'da doğmuş, 17 Nisan 1600'de ölmüştür. Asıl adı Mahmud Abdülbâkî'dir. Fatih Camii müezzinlerinden birinin oğludur. Bâkî, ilk gençlik yıllarında saraçlık yaptı. Bir başka görüşe göre cami kandilciliği (serraclık) görevinde bulundu. Okumaya meraklı olduğu için Karamanîzâde Mehmed Efendi'nin öğrencisi oldu. İlerde zamanın büyük şair, edip ve yöneticileri olacak kişilerle aynı sınıfta eğitim gördü. Öğrencilik yıllarında şiire merak sardı. Şiirlerini dönemin büyük şiir üstadı Zâtî'ye kontrol ettirdi. Hocasının kadılık göreviyle atandığı Halep'te dört yıl kaldı. Şâh Abbas'ın kütüphanecisi Sâdıkî-yi Kitabdar ile tanıştı. İstanbul'a döndükten sonra şeyhülislâm Ebussuud Efendi ile sadrazam Rüstem Paşa'nın çevresine girmeye çalıştı. 1564 yılında medrese hocalığına tayini çıktı. Bu arada Kanûnî'nin ilgisini çekti. Onun şiirlerine nazireler yazdı. 1566'da Kanûnî'nin Zigetvar'da ölüm haberinin gelmesi üzerine meşhur Kanûnî Mersiyesini yazdı. II. Selim zamanında Sokullu Mehmed Paşa'nın himayesine girdi. Murâd Paşa, Eyüp ve Sahn medreselerinde, Edirne Selimiye'de müderrislik yaptı. II. Selim'den sonra III. Murâd döneminde hayatında inişler, çıkışlar oldu. 1586'da Anadolu kazaskerliğine atandı. Daha sonra Rumeli kazaskerliğine geçen Bâkî şeyhülislâm olamadan emekli edildi. Dört hükümdârın saltanat dönemini idrak eden Bâkî, hayattayken ünü birçok ülkeye yayılan bir şair oldu. Şeyhülislâm olmak için hırsına yenik düşmesi bir yana bırakılırsa, hoşsohbet, nüktedân, dürüst karakteriyle tanındı. Bâkî'nin Türk Dîvân şiirine kattığı en önemli hususlardan biri aruz vezninin imâle ve zihaf gibi kusurlarını en alt düzeye indirmesidir. Kasîdeleriyle ön planda görünse de Bâkî aslında gazel şairidir. Hayyam'dan, Hüsrev-i Dihlevî'den, Mes'ûd-i Sa'd-i Selman'dan, Hâfız'dan etkilendiği belli olan gazellerinde ömrün kısalığı, hayatın tadının çıkarılması gereği sıklıkla vurgulanır. Bu yönüyle, çağdaşı ve kanaatimizce Türk edebiyatının en coşkulu şairi olan Fuzûlî'den ayrılır. Şiirlerinde coşkudan ziyade ince hayâller, söz sanatlarının yoğunluğu dikkati çeker. Bâkî'nin en önemli eseri olan Dîvân'ı üzerinde en iyi tenkitli metin çalışması Sabahattin Küçük tarafından yapılarak TDK yayınları arasında basılmıştır.
Dîvân dışında Bâkî'nin Arapça'dan yaptığı bazı risâle çevirileri vardır. Bâkî hakkında geniş bilgi ve bibliyografya için bkz. Mehmet Çavuşoğlu, Bâkî, DİA, s. 537-540.
Yere geçse yeridir fazilet ehli çünkü âh / Çerden çöpten adamlar deniz gibi makâm üstündedir
Bâkî! Sağlığın yerindeyken gurura kapılırım deme / Kuşkusuz her bilgili canlı göçüp gitme üstündedir
Bâkî: Türk edebiyatının büyük söz ustalarından, şairlerin sultânı (sultânü'ş-şuarâ). 1526'da doğmuş, 17 Nisan 1600'de ölmüştür. Asıl adı Mahmud Abdülbâkî'dir. Fatih Camii müezzinlerinden birinin oğludur. Bâkî, ilk gençlik yıllarında saraçlık yaptı. Bir başka görüşe göre cami kandilciliği (serraclık) görevinde bulundu. Okumaya meraklı olduğu için Karamanîzâde Mehmed Efendi'nin öğrencisi oldu. İlerde zamanın büyük şair, edip ve yöneticileri olacak kişilerle aynı sınıfta eğitim gördü. Öğrencilik yıllarında şiire merak sardı. Şiirlerini dönemin büyük şiir üstadı Zâtî'ye kontrol ettirdi. Hocasının kadılık göreviyle atandığı Halep'te dört yıl kaldı. Şâh Abbas'ın kütüphanecisi Sâdıkî-yi Kitabdar ile tanıştı. İstanbul'a döndükten sonra şeyhülislâm Ebussuud Efendi ile sadrazam Rüstem Paşa'nın çevresine girmeye çalıştı. 1564 yılında medrese hocalığına tayini çıktı. Bu arada Kanûnî'nin ilgisini çekti. Onun şiirlerine nazireler yazdı. 1566'da Kanûnî'nin Zigetvar'da ölüm haberinin gelmesi üzerine meşhur Kanûnî Mersiyesini yazdı. II. Selim zamanında Sokullu Mehmed Paşa'nın himayesine girdi. Murâd Paşa, Eyüp ve Sahn medreselerinde, Edirne Selimiye'de müderrislik yaptı. II. Selim'den sonra III. Murâd döneminde hayatında inişler, çıkışlar oldu. 1586'da Anadolu kazaskerliğine atandı. Daha sonra Rumeli kazaskerliğine geçen Bâkî şeyhülislâm olamadan emekli edildi. Dört hükümdârın saltanat dönemini idrak eden Bâkî, hayattayken ünü birçok ülkeye yayılan bir şair oldu. Şeyhülislâm olmak için hırsına yenik düşmesi bir yana bırakılırsa, hoşsohbet, nüktedân, dürüst karakteriyle tanındı. Bâkî'nin Türk Dîvân şiirine kattığı en önemli hususlardan biri aruz vezninin imâle ve zihaf gibi kusurlarını en alt düzeye indirmesidir. Kasîdeleriyle ön planda görünse de Bâkî aslında gazel şairidir. Hayyam'dan, Hüsrev-i Dihlevî'den, Mes'ûd-i Sa'd-i Selman'dan, Hâfız'dan etkilendiği belli olan gazellerinde ömrün kısalığı, hayatın tadının çıkarılması gereği sıklıkla vurgulanır. Bu yönüyle, çağdaşı ve kanaatimizce Türk edebiyatının en coşkulu şairi olan Fuzûlî'den ayrılır. Şiirlerinde coşkudan ziyade ince hayâller, söz sanatlarının yoğunluğu dikkati çeker. Bâkî'nin en önemli eseri olan Dîvân'ı üzerinde en iyi tenkitli metin çalışması Sabahattin Küçük tarafından yapılarak TDK yayınları arasında basılmıştır.
Dîvân dışında Bâkî'nin Arapça'dan yaptığı bazı risâle çevirileri vardır. Bâkî hakkında geniş bilgi ve bibliyografya için bkz. Mehmet Çavuşoğlu, Bâkî, DİA, s. 537-540.
Bâkî! Sağlığın yerindeyken gurura kapılırım deme / Kuşkusuz her bilgili canlı göçüp gitme üstündedir
Bâkî: Türk edebiyatının büyük söz ustalarından, şairlerin sultânı (sultânü'ş-şuarâ). 1526'da doğmuş, 17 Nisan 1600'de ölmüştür. Asıl adı Mahmud Abdülbâkî'dir. Fatih Camii müezzinlerinden birinin oğludur. Bâkî, ilk gençlik yıllarında saraçlık yaptı. Bir başka görüşe göre cami kandilciliği (serraclık) görevinde bulundu. Okumaya meraklı olduğu için Karamanîzâde Mehmed Efendi'nin öğrencisi oldu. İlerde zamanın büyük şair, edip ve yöneticileri olacak kişilerle aynı sınıfta eğitim gördü. Öğrencilik yıllarında şiire merak sardı. Şiirlerini dönemin büyük şiir üstadı Zâtî'ye kontrol ettirdi. Hocasının kadılık göreviyle atandığı Halep'te dört yıl kaldı. Şâh Abbas'ın kütüphanecisi Sâdıkî-yi Kitabdar ile tanıştı. İstanbul'a döndükten sonra şeyhülislâm Ebussuud Efendi ile sadrazam Rüstem Paşa'nın çevresine girmeye çalıştı. 1564 yılında medrese hocalığına tayini çıktı. Bu arada Kanûnî'nin ilgisini çekti. Onun şiirlerine nazireler yazdı. 1566'da Kanûnî'nin Zigetvar'da ölüm haberinin gelmesi üzerine meşhur Kanûnî Mersiyesini yazdı. II. Selim zamanında Sokullu Mehmed Paşa'nın himayesine girdi. Murâd Paşa, Eyüp ve Sahn medreselerinde, Edirne Selimiye'de müderrislik yaptı. II. Selim'den sonra III. Murâd döneminde hayatında inişler, çıkışlar oldu. 1586'da Anadolu kazaskerliğine atandı. Daha sonra Rumeli kazaskerliğine geçen Bâkî şeyhülislâm olamadan emekli edildi. Dört hükümdârın saltanat dönemini idrak eden Bâkî, hayattayken ünü birçok ülkeye yayılan bir şair oldu. Şeyhülislâm olmak için hırsına yenik düşmesi bir yana bırakılırsa, hoşsohbet, nüktedân, dürüst karakteriyle tanındı. Bâkî'nin Türk Dîvân şiirine kattığı en önemli hususlardan biri aruz vezninin imâle ve zihaf gibi kusurlarını en alt düzeye indirmesidir. Kasîdeleriyle ön planda görünse de Bâkî aslında gazel şairidir. Hayyam'dan, Hüsrev-i Dihlevî'den, Mes'ûd-i Sa'd-i Selman'dan, Hâfız'dan etkilendiği belli olan gazellerinde ömrün kısalığı, hayatın tadının çıkarılması gereği sıklıkla vurgulanır. Bu yönüyle, çağdaşı ve kanaatimizce Türk edebiyatının en coşkulu şairi olan Fuzûlî'den ayrılır. Şiirlerinde coşkudan ziyade ince hayâller, söz sanatlarının yoğunluğu dikkati çeker. Bâkî'nin en önemli eseri olan Dîvân'ı üzerinde en iyi tenkitli metin çalışması Sabahattin Küçük tarafından yapılarak TDK yayınları arasında basılmıştır.
Dîvân dışında Bâkî'nin Arapça'dan yaptığı bazı risâle çevirileri vardır. Bâkî hakkında geniş bilgi ve bibliyografya için bkz. Mehmet Çavuşoğlu, Bâkî, DİA, s. 537-540.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 550,80 | 550,80 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.