9786256792531
592221
https://www.maltepekitabevi.com/eylul-42
Eylül
98.10
Mehmet Rauf'un en önemli eseri olarak kabul edilen ve ona yaygın bir şöhret kazandıran Eylül, Servet-i Fünûn döneminin de en parlak romanlarından biridir.
Psikolojik romanın ilk izlerini gördüğümüz bu eser, insanın kendi tabiatı ve çevresiyle yaşadığı ruhsal çatışmaları anlatırken, kahramanların iç dünyalarını da okura bütün yönleriyle sunuyor. Suat, Necip ve Süreyya'dan oluşan aşk üçgeninde Suat, içinde bulunduğu sakin aile hayatına rağmen, aşkı tadamamış bir kadın olarak kurgulanır. Necip de hareketli Beyoğlu yaşantısında aradığını bulamamıştır. Suat ve Necip ikilisi arasında böylece bir benzerlik kurulur. İkili birbirini tanıdıkça yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki çekim onları imkânsız bir aşka sürükler. Buluşmalar, kavuşmalar bu aşkı görünür kılmaya başlarken, aslında onları nasıl bir son beklemektedir?
Mehmet Rauf, havanın değişimini, yaprakların sararıp yere düştüğünü ve çiğnendiklerini görünce bir hayli duygulanır ve kendi hayatını “Eylül”e benzetir. Eylül, eserin hâkim duygusunu açıklayan ve sembolize eden bir kelimedir ve yaz mevsiminde başlayan bir aşkın bitişini, hüznünü anlatır. Hayallerden sıyrılmanın, hakikatle yüzleşmenin, ölüm-doğum döngüsünün göstergesidir.
Psikolojik romanın ilk izlerini gördüğümüz bu eser, insanın kendi tabiatı ve çevresiyle yaşadığı ruhsal çatışmaları anlatırken, kahramanların iç dünyalarını da okura bütün yönleriyle sunuyor. Suat, Necip ve Süreyya'dan oluşan aşk üçgeninde Suat, içinde bulunduğu sakin aile hayatına rağmen, aşkı tadamamış bir kadın olarak kurgulanır. Necip de hareketli Beyoğlu yaşantısında aradığını bulamamıştır. Suat ve Necip ikilisi arasında böylece bir benzerlik kurulur. İkili birbirini tanıdıkça yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki çekim onları imkânsız bir aşka sürükler. Buluşmalar, kavuşmalar bu aşkı görünür kılmaya başlarken, aslında onları nasıl bir son beklemektedir?
Mehmet Rauf, havanın değişimini, yaprakların sararıp yere düştüğünü ve çiğnendiklerini görünce bir hayli duygulanır ve kendi hayatını “Eylül”e benzetir. Eylül, eserin hâkim duygusunu açıklayan ve sembolize eden bir kelimedir ve yaz mevsiminde başlayan bir aşkın bitişini, hüznünü anlatır. Hayallerden sıyrılmanın, hakikatle yüzleşmenin, ölüm-doğum döngüsünün göstergesidir.
Mehmet Rauf'un en önemli eseri olarak kabul edilen ve ona yaygın bir şöhret kazandıran Eylül, Servet-i Fünûn döneminin de en parlak romanlarından biridir.
Psikolojik romanın ilk izlerini gördüğümüz bu eser, insanın kendi tabiatı ve çevresiyle yaşadığı ruhsal çatışmaları anlatırken, kahramanların iç dünyalarını da okura bütün yönleriyle sunuyor. Suat, Necip ve Süreyya'dan oluşan aşk üçgeninde Suat, içinde bulunduğu sakin aile hayatına rağmen, aşkı tadamamış bir kadın olarak kurgulanır. Necip de hareketli Beyoğlu yaşantısında aradığını bulamamıştır. Suat ve Necip ikilisi arasında böylece bir benzerlik kurulur. İkili birbirini tanıdıkça yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki çekim onları imkânsız bir aşka sürükler. Buluşmalar, kavuşmalar bu aşkı görünür kılmaya başlarken, aslında onları nasıl bir son beklemektedir?
Mehmet Rauf, havanın değişimini, yaprakların sararıp yere düştüğünü ve çiğnendiklerini görünce bir hayli duygulanır ve kendi hayatını “Eylül”e benzetir. Eylül, eserin hâkim duygusunu açıklayan ve sembolize eden bir kelimedir ve yaz mevsiminde başlayan bir aşkın bitişini, hüznünü anlatır. Hayallerden sıyrılmanın, hakikatle yüzleşmenin, ölüm-doğum döngüsünün göstergesidir.
Psikolojik romanın ilk izlerini gördüğümüz bu eser, insanın kendi tabiatı ve çevresiyle yaşadığı ruhsal çatışmaları anlatırken, kahramanların iç dünyalarını da okura bütün yönleriyle sunuyor. Suat, Necip ve Süreyya'dan oluşan aşk üçgeninde Suat, içinde bulunduğu sakin aile hayatına rağmen, aşkı tadamamış bir kadın olarak kurgulanır. Necip de hareketli Beyoğlu yaşantısında aradığını bulamamıştır. Suat ve Necip ikilisi arasında böylece bir benzerlik kurulur. İkili birbirini tanıdıkça yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki çekim onları imkânsız bir aşka sürükler. Buluşmalar, kavuşmalar bu aşkı görünür kılmaya başlarken, aslında onları nasıl bir son beklemektedir?
Mehmet Rauf, havanın değişimini, yaprakların sararıp yere düştüğünü ve çiğnendiklerini görünce bir hayli duygulanır ve kendi hayatını “Eylül”e benzetir. Eylül, eserin hâkim duygusunu açıklayan ve sembolize eden bir kelimedir ve yaz mevsiminde başlayan bir aşkın bitişini, hüznünü anlatır. Hayallerden sıyrılmanın, hakikatle yüzleşmenin, ölüm-doğum döngüsünün göstergesidir.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 98,10 | 98,10 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.