Felsefe Tarihinden Kesitler

Elbette dogrusu felsefe sevdalilarinin filozoflarin eserleriyle dogrudan muhatap olmalaridir. Fakat bu günümüzde bir yandan gittikçe kabaran felsefe külliyatina hâkim olmanin güçlügü, diger yandan günlük mesgalelerin artan baskisi altinda bunalan kitap okuru için kolay bir is degildir.Kökenleri ile birbirlerini takip edislerinin zorunlulugu anlasilmaya muhtaç düsünce sistemleri için yargilarina güvenilecek bir kilavuza duyulan ihtiyaç herhalde asikâr. Onun nüfuz edici tecrit kudreti ve ayiklayici tenkit süzgeci sayesinde felsefe tarihi birbirini biteviye takip eden sistemlerin kuru hikâyesi olmaktan çikacak, en azindan, varlik muammasinin esrarinin aralanmasina dönük anlamli girisimler bütünü olarak görülmeye baslanacaktir. Her bir filozofun ve ögretisinin bu tarih içerisindeki yeri ve kiymeti bu katkiya dair serdedilecek kiymet hükmünün isiginda aydinlanacaktir.Peki böyle bir kilavuzlugu disaridan, meslekten bir felsefe tarihçisi yerine içeriden, kendisi de bu muammanin çözümüne katkida bulunmaya çalismis bir filozof yaparsa? Ve o Schopenhauer gibi sözünü sakinmayan, söyleyecegini sözü evirip çevirmeden dogrudan söyleyen bir düsünürse...?Felsefe tarihinin engin vadisini meslekten tarihçinin kaliplasmis tasnif usulleri, bayatlamis tasvir ve tavsif kaliplari kilavuzlugunda degil de bir filozofun kartal bakislariyla süzmek, onun güçlü sezgileri ve keskin kavrayislari esliginde tarassut etmek: kitabin okuruna vaat ettigi bundan daha azi degildir.(Tanitim Bülteninden)