9786051738444
387067
https://www.maltepekitabevi.com/kirlangic-sabahi
Kırlangıç Sabahı
124.65
“Annemin sesi kulağımda: Dönüp dönüp bakma ardına nem kaldı diye. Yuvamda sıcağın kaldı, vermem!”
Hayatın önüne geçemediğimiz acıları, umutla sarıldığımız mutlu anları ve sonu gelmez sıradanlıkları arasında yol alırken kendimizle, sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle aslında “hayatla” hesaplaşmalarımız sürüp gidiyor.
Kırlangıç Sabahı öyküleri, bir yandan hayatın bizden daha
büyük olduğunu kulağımıza fısıldarken diğer yandan bunun
aramızı açmasının “çocukça” olduğunu söylüyor. Hangi yaşta
olursak olalım bir çocuk kadar büyümeye istekli olmanın neleri değiştirebileceğinin hikâyesini anlatıyor bize. Olduğumuz şeyin, tek gerçeğimiz olduğunu düşünmemizin saçmalığına gerçek insan hâlleriyle ikna ediyor bizi.
Duyguları eskitmeyen, duyarlığı besleyen bir farkındalığa kucak açtırıyor. Yaralar açılırken düşülen çaresizliği, çaresizlikte başvurulan yolları ve nihayetinde “gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılamayacağını” hem içeriden hem dışarıdan görmemizi sağlıyor.
Kendiyle, toplumla, hayatla sorunu olanın sadece kendisi
olduğunu düşünenleri yalnız olmadığına inandırırken sorunlarla başa çıkma yollarını öğretmeden göstermeyi başarıyor; hesaplaşmasını büyük sözler söyleme çabasına girmeden sarsıcı bir içtenlikle yapıyor.
Hayatın önüne geçemediğimiz acıları, umutla sarıldığımız mutlu anları ve sonu gelmez sıradanlıkları arasında yol alırken kendimizle, sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle aslında “hayatla” hesaplaşmalarımız sürüp gidiyor.
Kırlangıç Sabahı öyküleri, bir yandan hayatın bizden daha
büyük olduğunu kulağımıza fısıldarken diğer yandan bunun
aramızı açmasının “çocukça” olduğunu söylüyor. Hangi yaşta
olursak olalım bir çocuk kadar büyümeye istekli olmanın neleri değiştirebileceğinin hikâyesini anlatıyor bize. Olduğumuz şeyin, tek gerçeğimiz olduğunu düşünmemizin saçmalığına gerçek insan hâlleriyle ikna ediyor bizi.
Duyguları eskitmeyen, duyarlığı besleyen bir farkındalığa kucak açtırıyor. Yaralar açılırken düşülen çaresizliği, çaresizlikte başvurulan yolları ve nihayetinde “gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılamayacağını” hem içeriden hem dışarıdan görmemizi sağlıyor.
Kendiyle, toplumla, hayatla sorunu olanın sadece kendisi
olduğunu düşünenleri yalnız olmadığına inandırırken sorunlarla başa çıkma yollarını öğretmeden göstermeyi başarıyor; hesaplaşmasını büyük sözler söyleme çabasına girmeden sarsıcı bir içtenlikle yapıyor.
“Annemin sesi kulağımda: Dönüp dönüp bakma ardına nem kaldı diye. Yuvamda sıcağın kaldı, vermem!”
Hayatın önüne geçemediğimiz acıları, umutla sarıldığımız mutlu anları ve sonu gelmez sıradanlıkları arasında yol alırken kendimizle, sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle aslında “hayatla” hesaplaşmalarımız sürüp gidiyor.
Kırlangıç Sabahı öyküleri, bir yandan hayatın bizden daha
büyük olduğunu kulağımıza fısıldarken diğer yandan bunun
aramızı açmasının “çocukça” olduğunu söylüyor. Hangi yaşta
olursak olalım bir çocuk kadar büyümeye istekli olmanın neleri değiştirebileceğinin hikâyesini anlatıyor bize. Olduğumuz şeyin, tek gerçeğimiz olduğunu düşünmemizin saçmalığına gerçek insan hâlleriyle ikna ediyor bizi.
Duyguları eskitmeyen, duyarlığı besleyen bir farkındalığa kucak açtırıyor. Yaralar açılırken düşülen çaresizliği, çaresizlikte başvurulan yolları ve nihayetinde “gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılamayacağını” hem içeriden hem dışarıdan görmemizi sağlıyor.
Kendiyle, toplumla, hayatla sorunu olanın sadece kendisi
olduğunu düşünenleri yalnız olmadığına inandırırken sorunlarla başa çıkma yollarını öğretmeden göstermeyi başarıyor; hesaplaşmasını büyük sözler söyleme çabasına girmeden sarsıcı bir içtenlikle yapıyor.
Hayatın önüne geçemediğimiz acıları, umutla sarıldığımız mutlu anları ve sonu gelmez sıradanlıkları arasında yol alırken kendimizle, sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle aslında “hayatla” hesaplaşmalarımız sürüp gidiyor.
Kırlangıç Sabahı öyküleri, bir yandan hayatın bizden daha
büyük olduğunu kulağımıza fısıldarken diğer yandan bunun
aramızı açmasının “çocukça” olduğunu söylüyor. Hangi yaşta
olursak olalım bir çocuk kadar büyümeye istekli olmanın neleri değiştirebileceğinin hikâyesini anlatıyor bize. Olduğumuz şeyin, tek gerçeğimiz olduğunu düşünmemizin saçmalığına gerçek insan hâlleriyle ikna ediyor bizi.
Duyguları eskitmeyen, duyarlığı besleyen bir farkındalığa kucak açtırıyor. Yaralar açılırken düşülen çaresizliği, çaresizlikte başvurulan yolları ve nihayetinde “gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılamayacağını” hem içeriden hem dışarıdan görmemizi sağlıyor.
Kendiyle, toplumla, hayatla sorunu olanın sadece kendisi
olduğunu düşünenleri yalnız olmadığına inandırırken sorunlarla başa çıkma yollarını öğretmeden göstermeyi başarıyor; hesaplaşmasını büyük sözler söyleme çabasına girmeden sarsıcı bir içtenlikle yapıyor.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 124,65 | 124,65 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.