9789750531187
512603
https://www.maltepekitabevi.com/osmanli-imparatorluk-ideolojisi
Osmanlı İmparatorluk İdeolojisi
355.50
Osmanlı İmparatorluk İdeolojisi, 1451-1603 yılları arasındaki eserlerden hareketle dönemin ayırt edici özelliklerini tespit etmeyi hedefleyerek edebiyat eserlerinin sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda dikkate alınmasının önemine işaret ediyor.
Klasik çağ, gerek telif gerek tercüme eserler açısından oldukça zengin bir dönemi temsil eder. Bu eserlerin incelenmesi dönemin hâkim normlarını, zihniyet kalıplarını ve siyasetini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu anlama sürecinde, eser sahiplerinin “asıl” niyetleri, padişaha, saray çevresine ve bürokratlara yakınlıkları, din, mezhep ve tarikat mensubiyetleri gibi belirleyici etkiye sahip özellikleri de ihmal etmemek gerekir.
Buradan hareketle, Osmanlı imparatorluk “ideolojisi” söz konusu olduğunda, tarihsel olay ve olguların, zamanla nasıl bir dinî kimlik kazandığını ve “kutsal tarih” olarak toplumların bilinçaltlarına yerleşerek kalıtsal bir karaktere büründüğünü anlamaya gayret eden Ali Fuat Bilkan, döneme dair oldukça titiz ve detaylı bir başvuru kaynağı sunuyor.
“Patrimonyal devletin kurumsal bir kimlik kazandığı Osmanlı klasik döneminde üretilen sanat eserlerinde genel olarak emperyal söylemin ön planda olduğu bilinmektedir. Bu dönemde yazılan eserlerin ve ortaya çıkan yeni edebi türlerin emperyal karakteri, Roma imparatorluk mirasının en güçlü varisi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun ‘yeni ideolojisini' yansıtır.”
Ali Fuat Bilkan
Klasik çağ, gerek telif gerek tercüme eserler açısından oldukça zengin bir dönemi temsil eder. Bu eserlerin incelenmesi dönemin hâkim normlarını, zihniyet kalıplarını ve siyasetini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu anlama sürecinde, eser sahiplerinin “asıl” niyetleri, padişaha, saray çevresine ve bürokratlara yakınlıkları, din, mezhep ve tarikat mensubiyetleri gibi belirleyici etkiye sahip özellikleri de ihmal etmemek gerekir.
Buradan hareketle, Osmanlı imparatorluk “ideolojisi” söz konusu olduğunda, tarihsel olay ve olguların, zamanla nasıl bir dinî kimlik kazandığını ve “kutsal tarih” olarak toplumların bilinçaltlarına yerleşerek kalıtsal bir karaktere büründüğünü anlamaya gayret eden Ali Fuat Bilkan, döneme dair oldukça titiz ve detaylı bir başvuru kaynağı sunuyor.
“Patrimonyal devletin kurumsal bir kimlik kazandığı Osmanlı klasik döneminde üretilen sanat eserlerinde genel olarak emperyal söylemin ön planda olduğu bilinmektedir. Bu dönemde yazılan eserlerin ve ortaya çıkan yeni edebi türlerin emperyal karakteri, Roma imparatorluk mirasının en güçlü varisi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun ‘yeni ideolojisini' yansıtır.”
Ali Fuat Bilkan
Osmanlı İmparatorluk İdeolojisi, 1451-1603 yılları arasındaki eserlerden hareketle dönemin ayırt edici özelliklerini tespit etmeyi hedefleyerek edebiyat eserlerinin sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda dikkate alınmasının önemine işaret ediyor.
Klasik çağ, gerek telif gerek tercüme eserler açısından oldukça zengin bir dönemi temsil eder. Bu eserlerin incelenmesi dönemin hâkim normlarını, zihniyet kalıplarını ve siyasetini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu anlama sürecinde, eser sahiplerinin “asıl” niyetleri, padişaha, saray çevresine ve bürokratlara yakınlıkları, din, mezhep ve tarikat mensubiyetleri gibi belirleyici etkiye sahip özellikleri de ihmal etmemek gerekir.
Buradan hareketle, Osmanlı imparatorluk “ideolojisi” söz konusu olduğunda, tarihsel olay ve olguların, zamanla nasıl bir dinî kimlik kazandığını ve “kutsal tarih” olarak toplumların bilinçaltlarına yerleşerek kalıtsal bir karaktere büründüğünü anlamaya gayret eden Ali Fuat Bilkan, döneme dair oldukça titiz ve detaylı bir başvuru kaynağı sunuyor.
“Patrimonyal devletin kurumsal bir kimlik kazandığı Osmanlı klasik döneminde üretilen sanat eserlerinde genel olarak emperyal söylemin ön planda olduğu bilinmektedir. Bu dönemde yazılan eserlerin ve ortaya çıkan yeni edebi türlerin emperyal karakteri, Roma imparatorluk mirasının en güçlü varisi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun ‘yeni ideolojisini' yansıtır.”
Ali Fuat Bilkan
Klasik çağ, gerek telif gerek tercüme eserler açısından oldukça zengin bir dönemi temsil eder. Bu eserlerin incelenmesi dönemin hâkim normlarını, zihniyet kalıplarını ve siyasetini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu anlama sürecinde, eser sahiplerinin “asıl” niyetleri, padişaha, saray çevresine ve bürokratlara yakınlıkları, din, mezhep ve tarikat mensubiyetleri gibi belirleyici etkiye sahip özellikleri de ihmal etmemek gerekir.
Buradan hareketle, Osmanlı imparatorluk “ideolojisi” söz konusu olduğunda, tarihsel olay ve olguların, zamanla nasıl bir dinî kimlik kazandığını ve “kutsal tarih” olarak toplumların bilinçaltlarına yerleşerek kalıtsal bir karaktere büründüğünü anlamaya gayret eden Ali Fuat Bilkan, döneme dair oldukça titiz ve detaylı bir başvuru kaynağı sunuyor.
“Patrimonyal devletin kurumsal bir kimlik kazandığı Osmanlı klasik döneminde üretilen sanat eserlerinde genel olarak emperyal söylemin ön planda olduğu bilinmektedir. Bu dönemde yazılan eserlerin ve ortaya çıkan yeni edebi türlerin emperyal karakteri, Roma imparatorluk mirasının en güçlü varisi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun ‘yeni ideolojisini' yansıtır.”
Ali Fuat Bilkan
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 355,50 | 355,50 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.