9786052989135
406561
https://www.maltepekitabevi.com/yukarlarda-en-uzaklarda
Yukarlarda En Uzaklarda
162.00
“Ne çalıyordu anımsamıyorum, ağır, hüzünlü bir şarkıydı. Kokusunu, saçının sıcağını yanağımda duydum. Elimi beline koyarak ince ipeğin üzerinden belinin çukuruna hafifçe dokundum. Elini omzuma bıraktı. Kollarımda tutuyordum onu, yavaşça dönüyorduk. Onu kucakladığım bütün yaşları, yaşanmış, kaybolmuş güzel günlerimizi bir an yeniden anımsadım. Başım dönüyordu. Bir daha doğmuştum. Bu hüzün ülkesinde ilk adımlarımı atıyor ve düşmekten korkmuyordum.”
Ölüm, bir son mudur gerçekten? Dünyevi var oluş açısından değerlendirildiğinde, belki. Peki, ölüm nedir öyleyse? Somut yaşamın sona ermesi mi? Ya ölüm yeni bir başlangıçsa? Belki bu dünyada, belki başka bir boyutta...
Türkiye'de sol siyaset içinde etkin biçimde rol aldıktan sonra Hollanda'ya iltica etmiş Fatih'in ve ailesinin hayatı, yirmi yaşındaki kızları Akdeniz'in “şüpheli” bir tramvay kazasında ölmesi ile altüst olur. Mutlu aile fotoğrafına kan damlamıştır. Eşi Müjgan ise Akdeniz'in ölümünün bir kaza olmadığını düşünür. Ona göre, Fatih de suçludur. Çünkü kitaplaştırdığı bir araştırma nedeniyle olaya mafyanın parmağı karışmıştır. Yıllar içinde dişleriyle tırnaklarıyla oluşturdukları mutlu yeni hayatları sona ermiştir… Ancak Fatih, eliyle gömdüğü kızını yıllar sonra kanlı canlı karşısında gördüğünde gerçeğin gizemini çözmeye girişecektir.
İnci Aral, Yukarlarda En Uzaklarda adlı romanında okuru yaşam ve ölüm kavramlarını yeniden düşünmeye çağırıyor. Yapıtlarıyla Türkiye'nin yakın tarihinin kaydını tutan yazar, bu kez bilimkurgunun sınırlarında dolaşarak kendi yazın alanını da genişletiyor.
Ölüm, bir son mudur gerçekten? Dünyevi var oluş açısından değerlendirildiğinde, belki. Peki, ölüm nedir öyleyse? Somut yaşamın sona ermesi mi? Ya ölüm yeni bir başlangıçsa? Belki bu dünyada, belki başka bir boyutta...
Türkiye'de sol siyaset içinde etkin biçimde rol aldıktan sonra Hollanda'ya iltica etmiş Fatih'in ve ailesinin hayatı, yirmi yaşındaki kızları Akdeniz'in “şüpheli” bir tramvay kazasında ölmesi ile altüst olur. Mutlu aile fotoğrafına kan damlamıştır. Eşi Müjgan ise Akdeniz'in ölümünün bir kaza olmadığını düşünür. Ona göre, Fatih de suçludur. Çünkü kitaplaştırdığı bir araştırma nedeniyle olaya mafyanın parmağı karışmıştır. Yıllar içinde dişleriyle tırnaklarıyla oluşturdukları mutlu yeni hayatları sona ermiştir… Ancak Fatih, eliyle gömdüğü kızını yıllar sonra kanlı canlı karşısında gördüğünde gerçeğin gizemini çözmeye girişecektir.
İnci Aral, Yukarlarda En Uzaklarda adlı romanında okuru yaşam ve ölüm kavramlarını yeniden düşünmeye çağırıyor. Yapıtlarıyla Türkiye'nin yakın tarihinin kaydını tutan yazar, bu kez bilimkurgunun sınırlarında dolaşarak kendi yazın alanını da genişletiyor.
“Ne çalıyordu anımsamıyorum, ağır, hüzünlü bir şarkıydı. Kokusunu, saçının sıcağını yanağımda duydum. Elimi beline koyarak ince ipeğin üzerinden belinin çukuruna hafifçe dokundum. Elini omzuma bıraktı. Kollarımda tutuyordum onu, yavaşça dönüyorduk. Onu kucakladığım bütün yaşları, yaşanmış, kaybolmuş güzel günlerimizi bir an yeniden anımsadım. Başım dönüyordu. Bir daha doğmuştum. Bu hüzün ülkesinde ilk adımlarımı atıyor ve düşmekten korkmuyordum.”
Ölüm, bir son mudur gerçekten? Dünyevi var oluş açısından değerlendirildiğinde, belki. Peki, ölüm nedir öyleyse? Somut yaşamın sona ermesi mi? Ya ölüm yeni bir başlangıçsa? Belki bu dünyada, belki başka bir boyutta...
Türkiye'de sol siyaset içinde etkin biçimde rol aldıktan sonra Hollanda'ya iltica etmiş Fatih'in ve ailesinin hayatı, yirmi yaşındaki kızları Akdeniz'in “şüpheli” bir tramvay kazasında ölmesi ile altüst olur. Mutlu aile fotoğrafına kan damlamıştır. Eşi Müjgan ise Akdeniz'in ölümünün bir kaza olmadığını düşünür. Ona göre, Fatih de suçludur. Çünkü kitaplaştırdığı bir araştırma nedeniyle olaya mafyanın parmağı karışmıştır. Yıllar içinde dişleriyle tırnaklarıyla oluşturdukları mutlu yeni hayatları sona ermiştir… Ancak Fatih, eliyle gömdüğü kızını yıllar sonra kanlı canlı karşısında gördüğünde gerçeğin gizemini çözmeye girişecektir.
İnci Aral, Yukarlarda En Uzaklarda adlı romanında okuru yaşam ve ölüm kavramlarını yeniden düşünmeye çağırıyor. Yapıtlarıyla Türkiye'nin yakın tarihinin kaydını tutan yazar, bu kez bilimkurgunun sınırlarında dolaşarak kendi yazın alanını da genişletiyor.
Ölüm, bir son mudur gerçekten? Dünyevi var oluş açısından değerlendirildiğinde, belki. Peki, ölüm nedir öyleyse? Somut yaşamın sona ermesi mi? Ya ölüm yeni bir başlangıçsa? Belki bu dünyada, belki başka bir boyutta...
Türkiye'de sol siyaset içinde etkin biçimde rol aldıktan sonra Hollanda'ya iltica etmiş Fatih'in ve ailesinin hayatı, yirmi yaşındaki kızları Akdeniz'in “şüpheli” bir tramvay kazasında ölmesi ile altüst olur. Mutlu aile fotoğrafına kan damlamıştır. Eşi Müjgan ise Akdeniz'in ölümünün bir kaza olmadığını düşünür. Ona göre, Fatih de suçludur. Çünkü kitaplaştırdığı bir araştırma nedeniyle olaya mafyanın parmağı karışmıştır. Yıllar içinde dişleriyle tırnaklarıyla oluşturdukları mutlu yeni hayatları sona ermiştir… Ancak Fatih, eliyle gömdüğü kızını yıllar sonra kanlı canlı karşısında gördüğünde gerçeğin gizemini çözmeye girişecektir.
İnci Aral, Yukarlarda En Uzaklarda adlı romanında okuru yaşam ve ölüm kavramlarını yeniden düşünmeye çağırıyor. Yapıtlarıyla Türkiye'nin yakın tarihinin kaydını tutan yazar, bu kez bilimkurgunun sınırlarında dolaşarak kendi yazın alanını da genişletiyor.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 162,00 | 162,00 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.